Bir şehri anlatırken sadece taşlarını, yollarını ya da dükkânlarını değil; orada yaşayan insanları, onların hikâyelerini ve birbirine dokunan hayatlarını da düşünmek gerekir. “Havran’da ne var?” sorusunu sorduğumda, aklıma yalnızca zeytinlikler ya da tarihi yapılar gelmiyor. Aklıma, toplumsal cinsiyetin, çeşitliliğin ve sosyal adaletin izleriyle şekillenen canlı bir topluluk geliyor. Bu yazıyı, sizleri düşünmeye ve kendi bakış açılarınızı paylaşmaya davet ederek başlatmak istiyorum.
Havran’ın Görünür Zenginlikleri
Havran, Balıkesir’in kuzeyinde, Edremit Körfezi’nin bereketli topraklarına yaslanmış bir ilçedir. Türkiye’nin en kaliteli zeytinlerinden bazıları buradan çıkar, coğrafi konumu sayesinde mutfağı ve tarımı öne çıkar. Erkeklerin analitik bir gözle bakışı genelde buradan başlar: rakamlar, üretim miktarları, ekonomik katkı. 2021 yılı verilerine göre Havran’ın tarımsal üretiminin büyük kısmını zeytin ve zeytinyağı oluşturur. Bu perspektifte, “Havran’da ne var?” sorusuna cevap nettir: üretim, ekonomik değer ve stratejik kaynak.
Toplumsal Yüz: Kadınların Bakışı
Kadınların bakışı ise daha ilişkisel ve empatik olur. Onlar Havran’da sadece zeytinlikleri değil, o zeytinliklerde birlikte çalışan kadınların dayanışmasını görür. Kadın kooperatiflerinde bir araya gelip ev yapımı ürünler üreten, köy pazarlarında komşularına destek olan kadınların hikâyeleri vardır. Bir kadın, “Havran’da ne var?” diye sorulduğunda belki şunu söyler: “Burada komşuluk var, burada birimizin derdi hepimizin derdi oluyor.” Bu da bize Havran’ın toplumsal bağlarını gösterir.
Çeşitlilik ve Kültürel Zenginlik
Havran, tarih boyunca farklı kültürlerin uğrak noktası olmuştur. Rumlar, Türkler, Yörükler ve diğer topluluklar burada iz bırakmıştır. Çeşitlilik sadece tarih kitaplarında kalmamış, günlük hayatın içine işlemiştir. Erkekler bu çeşitliliği stratejik bir güç olarak görür: farklı kültürler demek daha zengin bir ticaret, daha geniş bir ekonomik ağ demektir. Kadınlar ise bunu daha çok hikâyeler üzerinden algılar: “Komşumun bayramda bana getirdiği tatlı” ya da “Çocukların birlikte oynadığı sokaklar” gibi.
Sosyal Adalet ve Eşitlik
Havran’da ne var sorusuna sosyal adalet perspektifiyle bakmak da önemli. Tarımsal üretimin yükünü çoğunlukla kadınlar ve gençler taşır, ama gelir paylaşımında eşitlik her zaman sağlanmaz. Erkekler bu konuyu çözüm odaklı bir şekilde ele alır: daha verimli üretim teknikleri, daha adil kooperatif sistemleri. Kadınlar ise sorunun duygusal tarafını dile getirir: emeklerinin görülmediğini, bazen kendi sözlerinin duyulmadığını söyler. İşte bu noktada toplumsal cinsiyet rolleri devreye girer ve bizlere Havran’ın sadece doğal değil, sosyal manzarasını da gösterir.
Havran’ın Geleceği İçin Birlikte Düşünmek
Havran’da ne var sorusuna verilen her cevap, aslında orayı nasıl gördüğümüzü ve nasıl görmek istediğimizi gösterir. Bir erkek, “Zeytin var, üretim var, stratejik değer var” diyebilir. Bir kadın, “Dayanışma var, kültür var, hayatın paylaşımı var” diye yanıtlayabilir. Gerçekte ise Havran, bu iki bakışın birleşiminden oluşur. Hem rakamlara hem de hikâyelere kulak vermeden Havran’ın özünü anlayamayız.
Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Sizce Havran’da ne var? Sadece üretim ve rakamlarla mı sınırlı, yoksa duyguların, ilişkilerin ve kültürel mirasın da dâhil olduğu çok daha geniş bir tablo mu? Siz olsanız Havran’ı hangi yönüyle anlatırdınız? Belki ziyaret edenleriniz olmuştur; hangi izlenimler sizde kaldı? Yorumlarınızı duymak isterim. Çünkü “Havran’da ne var?” sorusunun cevabı aslında hepimizin gözünde ve dilinde yeniden şekilleniyor.