Kent İsrail Malı Mıdır?
Kayseri’de yaşamak, bir yandan sakin, bir yandan da karmaşık bir hayat demek. İnsanların düşüncelerinin, kültürlerinin, değerlerinin birbirine karıştığı bu şehirde, bazen öyle sorularla karşılaşıyorum ki; aradığım cevabı bir yerde bulmak çok zor oluyor. “Kent İsrail malı mıdır?” sorusu da öyle bir soru. Herkesin bildiği bir şey var: Kent, Türkiye’nin en çok bilinen çikolata markalarından biri, belki de en çok sevilenlerden. Ama o soruyu ilk duyduğumda, ne olduğunu anlamadım. “Kent İsrail malı mıdır?” diye sorulmuştu ve o an kafamda bir sürü soru belirdi: Neden bu kadar önemliydi? Ne fark ederdi?
İlk Şok: Sadece Bir Çikolata mı?
Geçen hafta, üniversitedeki bir ders çıkışı arkadaşım Selin ile yürüyorduk. O kadar yoğun bir gün geçirmiştim ki, kafamda bir sürü düşünce dönüp duruyordu. Birden bana döndü ve “Kent İsrail malı mıdır?” diye sordu. Önce şok oldum. Hem şaşırmıştım, hem de bu kadar basit bir sorunun bile beni bu kadar etkilemesi garip gelmişti.
– “Neden sordun ki?” dedim, hafifçe gülümseyerek.
Selin biraz gergindi, her zamanki gibi değil. Belki de bunu gerçekten merak ediyordu, belki de sadece gündemdeki bir tartışma yüzünden soruyordu. Ama benim için bu sorunun ne kadar derin olabileceği o an hemen belirmedi.
– “Son zamanlarda çok duyuyorum, ‘Kent İsrail malı’ diyorlar, gerçekten öyle mi?” dedi.
O anda, bir şeyler içimde garip bir şekilde sarmaya başladı. Ben sadece çikolata olarak gördüğüm bu markanın, birdenbire böyle bir sorunun ortasında yer alması, bana garip ve yanlış geldi. Kent, yıllardır bizlerin çocukluğundan itibaren hayatımızın bir parçasıydı. Şimdi birden, bir etiketle suçlanıyordu. İçimden bu soruya karşı büyük bir tepki hissettim ama ne söyleyeceğimi de bilemedim.
Hedefin Ne?
O günün akşamı, kafamın içinde dönüp duran bu soruyu daha fazla göz ardı edemedim. Gittim, araştırdım. Kent markasının sahibi olan şirketin tarihine bakarken, birkaç farklı yazı okudum. İsrail ile bağlantısı olan, yatırım yapan bir grup olduğunu öğrendim. Ama bu, bana Kent çikolatalarını bir anda “kötü” yapacak bir bilgi gibi gelmedi. Çünkü her şeyin arkasında bir gerçek vardı: Şirketler iş yapar, insanlar alışveriş eder ve bazen bu bağlar karmaşık olabilir. Ama bu sorunun, bir çikolatanın sahip olduğu etiketle tartışılacak kadar önemli olup olmadığını sorgulamaya başladım.
Hayatım boyunca aldığım her Kent çikolatası, bana bir parça huzur vermişti. O yumuşak dokusu, tatlı, ama ağır olmayan o şeker tadı, bana hep güven vermişti. Ama şimdi, birden bu çikolatanın siyasi kimliği hakkında bir tartışmaya girmek, her şeyin üstüne başka bir katman eklemek gibiydi. Oysa yıllardır, ben sadece lezzetini sevmiştim.
Kendi Kendime Sordum: “Ben Ne Düşünüyorum?”
Araştırmalarıma devam ederken, aklıma bir şey takıldı: Aslında bu tür etiketler, hepimizin içinde yaşadığı belirsizliğin bir yansıması olabilir. Bir markanın, bir ürünün etrafında dönen tartışmalar, aslında toplumsal bir kaygının dışavurumu olabilir. Bir şeyler bizim kontrolümüzde olmadan değişiyor ve biz de bu değişimi anlayabilmek için kendimize mantıklı bir bağ arıyoruz. O sorular aslında bizim, dünyayı anlamlandırma çabamızın bir parçası.
Evet, belki de Kent, İsrail ile bağlantılı bir şirketin ürünüdür. Ama bunun, bir çikolatadan ve tadından öte bir şey ifade etmesini istemiyorum. Hangi ülkeye ait olursa olsun, o çikolata hala bana eski günlerimi hatırlatıyor, hala o küçük tatlı kaçamak anlarında bana mutluluk veriyor. Hayatın getirdiği karmaşada, bazen bu tür basit zevklerin üzerini çizmeye, bunları sorgulamaya başlamamız, aslında kendi içinde kaybolduğumuzun bir göstergesi olabilir.
Hayal Kırıklığı ve Umut
Gerçekten de, bazen bir soru, senin içindeki kaygıyı ve belirsizliği açığa çıkarabiliyor. “Kent İsrail malı mıdır?” sorusuna verdiğim tepkiyi, içimdeki kaybolmuşluğu anlamak için bir anahtar gibi kullandım. Belki de o kadar fazla bilgi kirliliği var ki, basit bir şeyin etrafında bile bu kadar fazla tartışma çıkabiliyor. Ama belki de önemli olan, gerçekleri bilmek, ancak her şeyin ötesinde neyi sevdiğimizi ve neye değer verdiğimizi hatırlamak.
O gün Selin’e tekrar döndüm. Onunla bu soruyu konuştuktan sonra içimdeki kaygı yerini bir parça rahatlamaya bıraktı. Kent, gerçekten bir çikolatadan daha fazlası değildi. Bunu fark ettiğimde, aslında o kadar basit ve insancıl bir şeyin ne kadar değerli olduğunu yeniden hatırladım.
Belki de tek yapmamız gereken, her şeyin ötesinde neyi sevdiğimizi anlamak ve o sevgiyi kaybetmemekti.